Bugün sizleri İngiltere'ye bir yolculuğa çıkarıp modern mimarisi, göz alıcı iç dekorasyonu ve orijinal tasarım anlayışıyla size de ilham vereceği kesin olan bir villaya götüreceğiz. Coupdeville adlı mimarlık ajansının elinden çıkan bu zarif aile evi, hem sade ve modern mimarisi, hem de parlak, ferah, aydınlık ve konforlu iç mekânlarıyla yaşamayı adeta sanata dönüştürmeyi vaât ediyor. Evin genelinde hoş bir gri ve beyaz renk paletinin egemenliğini görürken, özellikle mutfakta son derece şık ve ultra-modern bir tasarım dilinin izlerini bulmak mümkün. Bu villa sadece iç ve dış mekânlarının uyumuyla değil, bütünlüklü tasarımı ve estetikle işlevselliği en iyi şekilde birleştirmesiyle de tam not alıyor.
Evin dışarıdan görünüşüne bakıldığında son derece modern ve geometrik bir mimari anlayışın izlerini görüyoruz. Özellikle üst kattaki paralel ahşap panel uygulamaları sayesinde dış cephedeki malzeme geçişleri daha pürüzsüz hale büründürülürken, sol taraftaki çıkıntı eve sokulma imkânı sunuyor. Beyaz renk beton, ahşap ve siyah çatıların estetik anlamda yarattığı uyuma da diyecek yok.
Evin önündeki kısım çeşitli bölümler halinde düzenlenmiş. Bahçeye açılan kısımda bulunan beton zeminli geniş terasta, aynı renklerdeki oturma gruplarının süslediği iki farklı oturma alanı bulunuyor. Daha minimalist bir edası olan bahçe ise cepcanlı yeşiliyle bu manzarayı çok daha iç açıcı bir hale getiriyor. Evin yatay mimarisi sayesinde etrafındaki doğayla sağladığı uyuma da dikkat çekmek isteriz.
Modern bir hava taşıyan oturma odası çeşitli dekoratif eşyalar, sahte kürkler ve şömineyle eklektik bir havaya bürünüyor. Soluk ahşap zemin, duvarların süt beyazı ve deri oturma grubuyla kusursuz bir uyum sağlarken; hepsi farklı malzeme ve tasarıma sahip sehpalar mekâna tamamıyla kişisel ve özgün bir hava katıyor.
Evin en özel mekânlarından biri olan mutfakta ise metalik renklerin egemenliğinde ultra-modern diyebileceğimiz bir tasarım dilinin izlerini görüyoruz. Düzen ve simetrinin egemen olduğu mekân, endüstriyel bir pırıltıyı, cömert doğal ışıkla birleştirerek mesafeli ama asil bir ortam yaratıyor. Gerek tavandaki özel lambalar, gerek tabureler, gerekse de beyazdan laciverte uzanan renk paleti bu mutfağı benzersiz kılan etkenlerden sadece birkaçı.
Açık ev prensibinin uygulandığı villada, mutfağın hemen arkasında bulunan yemek kısmında ise daha İskandinav tarzı bir yaklaşım hissediliyor. Beyaz modern lambaları ahşap yemek masası tamamlarken, doğal ışığın büyüsü mekânın bu kısmında da hissediliyor.
Evin ana yatak odasında ise daha rustik ve sıcak bir ortam görüyoruz. Bu görünümün ortaya çıkmasında en büyük pay elbette ahşap yatak, komodin ve konsol olurken, gerek bunların antika görünümü, gerekse de odayı sarıp sarmalayan beyaz renk mekâna adeta bir kuğu zarafeti katıyor.
Evin diğer yatak odası da tasarım anlayışı bakımından ana yatak odasını andırıyor. Yine ahşap zemin ve mobilyaların yarattığı o sıcak ve samimi hava, doğal ışıkla ve beyaz renklerle birleşerek Akdeniz kıyıların andıran büyüleyici bir sentez ortaya çıkarıyor.
Tıpkı mutfakta olduğu gibi, banyoda da evin geri kalanında oranla daha modern, endüstriyel ve mesafeli bir tasarım dilinin egemen olduğunu görüyoruz. Adeta bu iki mekân evin ağırbaşlı ve asil bir havaya sahip olması için özel olarak tasarlanmış gibiler. Ayrıca kullanılan doğal renkler sayesinde oda havadar ve ferah görünüyor.
Bu göz alıcı evdeki turumuzu aynalar, cam ve ahşapın birleşimiyle büyülü bir hal alan banyoda sonlandıralım. Burada sadece özel tasarım ürünü olan lavabo haznesi değil, şeffaf duşakabin ve mekânı olduğundan da büyük gösteren yatay ayna da dikkat çekiyorlar.
Bu evi beğendiyseniz, Türkiye'den karakterli bir projeyi görmek için buraya tıklayın.